Bu haftanın gündeminde, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet hekim Ersin Arslan'ın öldürülmesiyle birlikte yoğun şekilde yer aldı. BirGün olarak biz de eylemler nedeniyle baya yoğun günler yaşayan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu'yla bir fırsatını bulup, hem sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin arkasında yatanları hem de Türkiye'nin en büyük hekim odası olan İstanbul Tabip Odası'nın ay sonunda yapılacak genel kurulunu konuştuk.
İstanbul Tabip Odası'nın yönetimini ele geçirerek bir adım sonrasında Türk Tabipleri Birliği'nin muhalif, demokrat, ilerici yönetimini düşürmeyi amaçlayan AKP Hükümetine karşı, "Tüm demokrat, çağdaş, aydın, laik hekim odalarını, mesleklerini savunmaya, ülkedeki bu demokratik mevziye sahip çıkmaya, seçimlerde oy kullanmaya davet ediyoruz" diyen Ali Çerkezoğlu sorularımıza şöyle cevap verdi.
Hekim Ersin Arslan'ın öldürülmesinde sağlıkta dönüşüm politikalarının sizce nasıl bir etkisi oldu?
Dr. Ersin Arslan’ın ölümü ile görünür hale gelen sağlık ortamındaki şiddet, ne yazık ki münferit bir olay değil. Bu vahim olayı hiç kimse gerçekleştiren katilin tutumu, sosyal konumu ile de açıklayamaz. Çünkü hemen her gün, özellikle aciller başta olmak üzere her sağlık kurumunda hekimler ve sağlık çalışanları şiddete maruz kalıyor. Sözel baskıdan, bıçaklı, kurşunlu saldırılara kadar varan onlarca vaka her gün yaşanıyor. Basit bir mantıkla bile yaşanan bu kaosun içinden ölümlü bir sonuç çıkacağını öngörmek ve tablodan endişe etmek gerekiyordu. Yaptığımız tüm uyarılar, sunduğumuz kanun teklifleri, meclis araştırma önerileri ne yazık ki sağlığı yönetenler tarafından görmezden gelindi. Halen de görmezden geliniyor. Buradan bir kez daha uyarmak istiyorum, acil ve kalıcı önlemler yaşama geçmez, bu şiddeti yaratan iklimde değişikliğe gidilmez, yöneticiler dillerini ve tutumlarını değiştirmezlerse yeni ölümler kaçınılmaz olacaktır. Ne yazık ki, hiçbir biçimde gerilimi, şiddeti içermemesi gereken hasta -hekim ilişkisi her an şiddete dönüşebilen bir nitelik kazanmış durumda. Bunun da en önemli nedeni uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm Programı. Hastaları müşteri , hekimleri işletmelerin maliyet unsuru olarak gören anlayış sağlık hizmetini hızla tüketilmesi gereken bir mal satışına dönüştürdü. Nitelikli sağlık hizmeti yerine kışkırtılmış talep ve müşteri memnuniyetine odaklanmış olan hastaların ve yakınlarının, sağlık hizmet sunumunun hemen her aşamasında karşılaştıkları aksaklıklar kendilerini kandırılmış hissederek şiddete başvurmaları ile sonuçlanıyor. Aşırı iş yükü ile boğulmuş, değersiz kılınmış, yetkisiz bırakılmış, patron ya da döner sermaye baskısı altındaki hekimlerin huzursuzluğu ile bu gerilim daha da artıyor. Acillerde oluşan kalabalık, alt yapı eksikleri, asistan azlığı, eğitime yeterince önem verilmiyor olmasından kaynaklı sorunlar, hastalarla hekimlerin karşı karşıya gelmesini kolaylaştırıyor. Başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve yöneticilerinin hekimlere karşı saygısız, hürmetsiz tutumları, kullandıkları tabirler hasta ve hasta yakınlarının geriliminin rahatlıkla hekimlere şiddete dönüşmesine yol açabiliyor.
Sağlık pazarında tüketim kışkırtması