Tekirdağ'da Umut-Sen ve Eğitim-Sen'den çocuk işçiliğe karşı eylem: 'Yanarak öldü, patronları tutuklanmadı bile'

Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde bir tuğla fabrikasında, tenekedeki ateşle ısınmaya çalışırken tiner döken 16 yaşındaki Mustafa Eti, yandı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Umut Sen sendikası ve Eğitim Sen Tekirdağ Şubesi, çocuk işçiliğine ve yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekmek için Köprübaşı mevkiinde açıklama yaptılar.

21 EKİM’DE HAYATINI KAYBETTİ

Süleymanpaşa’daki bir tuğla fabrikasında çalışan 16 yaşındaki Mustafa Eti, 11 Ekim gece saatlerinde ısınmak için boş bir teneke içerisinde ateş yaktı. Ancak ateşi harlamak amacıyla tenekeye tiner döktüğü sırada ani bir patlama meydana geldi.

Alevlerin arasında kalan Mustafa Eti ağır şekilde yaralandı ve vücudunun büyük kısmı yanıklarla kaplandı. Hastaneye kaldırılan çocuk yaklaşık 10 gün boyunca Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altında tutuldu. Ancak 21 Ekim’de hayatını kaybetti.

“BU BASİT BİR İŞ KAZASI DEĞİL”

Yapılan basın açıklamasında Umut-Sen adına konuşan Can Deniz Aksu, konuşmasında iş cinayetlerinin sistematik bir sorun olduğunu vurguladı ve yaşananların “basit bir iş kazası” olmadığını söyledi. Aksu’nun açıklaması şu şekilde; “Yaklaşık 15 gün önce çalıştığı bir tuğla fabrikasında ısınmak için yaktığı ateşi harlamaya çalışan Mustafa Eti kapıldığı ateş sonucu ağır yaralandı. 10 gün boyunca yaşam mücadelesi veren Mustafa maalesef 5 gün önce hayatını kaybetti. Patronun kastı olmasına rağmen bir gün bile ne tutuklandı ne de gözaltında kaldı. Kendi ihmallerini reddederek 16 yaşında çocuğun ölümünden gram sorumluluk ve vicdan azabı duymuyorlar. Bu basit bir iş kazası değil, yıllardır yaş gözetmeksizin çocuğundan yaşlısına işçileştiren, çalışma koşullarını güvencesiz hale getiren, Mesemler ile lisede okuması gereken çocukları hiçbir hak tanımaksızın ağır koşullarda çalıştıran, canımız üzerinden karına kar katan Holdingci düzenin en aşağılık politikasıdır. Tüm Türkiye gün be gün işçileştiriliyor. İşçileştirildiği gibi ağır koşullar altında ölüme mahkum ediliyor. İş cinayetlerinde katlediliyor. Sadece bu sene iş cinayetlerinde öldürülen çocuk sayısı 68’in üzerine çıkmış durumda. Buna rağmen MEB her sene çocukları nasıl ‘işçileştiririz’ diye düşünüyor, ayrı ayrı firmalarla anlaşmalar imzalıyor. Staj adı altında yüz binlerce çocuk üzerinden sömürünün önünü açıyor. Bu onların görevidir. Örgütlenebileceğimiz, hesap sorabileceğimiz tüm alanlardan dışlandık. Seçme ve seçilme hakkımızın elimizden alınması ile yurttaşlıktan kovulduk. Ancak patronlar ve onların Holdingci düzeni biz işçileri, gençleri, çocukları, yaşlıları, emeklileri yaş fark etmeksizin katletmeye devam ediyor.” dedi.

“İŞ CİNAYETLERİNİN FAİLİ PATRONLAR EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILMALI”

İş cinayetlerine örnekler veren Can Deniz Aksu; “2024 yılının başında 14 yaşındaki Arda Tonbul, yaşını ve staj niteliğini aşan bir iş makinesine kafasının sıkışması sonucu iş cinayetinde katledildi. Bu yılın Nisan ayında 14 yaşındaki Abdurrahman Özkul, 14 yaşındaki Suriyeli göçmen Yusuf Mısri, 17 yaşındaki Mehmet Özaslan, 17 yaşındaki Yakup Taşar iş cinayetlerinde katledildiler. Arda’nın katledildiği fabrikanın sahibi 2 ay, Abdurrahman’ın katilleri ise iki yıl ile yargılanıyor. Bunlar basında yer bulan haberlerin bir kısmıdır. Her yıl en az 60 çocuk iş cinayetlerinde öldürülüyor. Kayıtlara iş cinayeti olarak işlenmeyen, önceden bir yaralanma, iş kazası gibi gözüküp sonrasında hayatını kaybeden ve bu nedenle kayıtlara yansımayan, göçmen olduğu için bu haberlere konu olmayan çocuklarla bu rakamın ne kadar büyük olduğu ortadadır. Büyük bir kısmının yaşının 15’in altında olduğunu biliyoruz.

Türkiye’de MESEM kapsamında çalışan çocuklar da dahil edildiğinde ortalama 1,5 milyon çocuk çalışmakta. 1,5 milyonunun tamamının bir güvencesi yok. Yaşı yetenlerin bile sigorta girişleri yok.

Hendek’te havai fişek fabrikasının patlaması ile 7 işçinin öldüğü, 127 işçinin yaralandığı işçi katliamının yaşandığı davada Yargıtay’ın ‘olayda olası kast vardır, olası kast ile yargılanması gerekir’ demesine rağmen kararında direnen mahkemenin patron Yaşar Coşkun’u tahliye etmesi ile tutuklu sanık kalmadı. 7 kişinin ölüm bedeli olarak 15 milyon tazminat ile ev hapsi kararı çıktı. Soma’da 301 madenciyi katledenler şu anda dışarıda. Bir kişi bile tutuklu değil.” diyerek sözlerini tamamladı.

ISINMAK İSTERKEN YANDI

Daha sonra Eğitim Sen Tekirdağ Şube başkanı Oktay Özçelik açıklama yaparak çocuk iççiliğine karşı sorumluları göreve çağırdı.

Eğitim Sen Tekirdağ Şube başkanı Oktay Özçelik iş cinayetlerine son verilmesi gerekildiğine dikkat çekerek; “İş cinayetlerinden birisi de geçtiğimiz günlerde Tekirdağ’daki tuğla fabrikalarının birinde yaşandı.16 yaşındaki Mustafa Eti gece vardiyasında ısınmak için ateş yaktığı tenekeye ateşi canlandırmak için tiner dökünce oluşan patlama sonucu yanarak öldü!!! Yoksulluğun Van dan Tekirdağ’a sürüklediği Mustafa belki hiçbir zaman sahip olamayacağı evlerden birine tuğla üretirken öldü. Sıcak rahat yatağında sabah okuluna gitmek üzere uyuması gerekirken gecenin bir vaktinde ısınmak için fabrikada yaktığı ateş ve üzerine döktüğü tiner değil ama kapitalizm ve onun derinleştirdiği yoksulluk öldürdü onu.Tıpkı diğer yitirdiğimiz çocuklarımız gibi..

Yine Tekirdağ da Barbaros Orta Okuluna kayıtlı 13 yaşındaki bir çocuğumuzun yine bir tuğla fabrikasında ”iş kazasına”uğrayarak yaralandığı ve olayın ”bir yakınını ziyarete geldiğinde olduğu ”yönünde hazırlanan bir tutanakla üzerinin örtülmeye çalışıldığına yönelik iddialar vardır!” diye konuştu.

“SİYASİ İKTİDAR ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ TEŞVİK EDİYOR”

İktidarın çocuk işçiliğini teşvik ettiğine dikkat çeken Özçelik; “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 32. Maddesi “Çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek, bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ya da toplumsal gelişimi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını” belirtmektedir. Çocuk işçiliği ise baştan sona bu hakkın ihlali anlamına gelmektedir. Bir diğer örnek ise 138 sayılı İLO sözleşmesidir. Bu sözleşmede çalışma asgari yaş sınırının, zorunlu öğrenim yaşının bittiği yaşın altında ve “her halükârda 15 yaşın altında olmayacağı” vurgusu yapılmaktadır. Türkiye bu sözleşmeyi 1998 yılında imzalamış olmakla birlikte, hala 15 yaşın altında çok sayıda çocuğun ağır ve tehlikeli işler kategorisinde bulunan sektörlerde çalıştıkları bilinmektedir. TÜİK verileri, çocuk işçiliğinin sadece bir istihdam sorunu değil, aynı zamanda eğitim hakkından mahrum kalma ve ciddi sağlık riskleriyle karşılaşma sorunu olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle 14-17 yaş grubundaki çocuklar, çalışmak zorunda kaldıklarında eğitim sisteminin dışına itilmekte ve geleceklerine dair eşitsizlik derinleşmektedir. Çalışan çocukların %38’i ya okula hiç devam etmemekte ya da düzensiz eğitim almaktadır. 14-17 yaş aralığındaki çalışan çocukların okulu erken bırakma oranı, çalışmayan akranlarına göre 3 kat daha fazladır. Bu durum, çocuk işçiliğinin yarattığı nesiller arası yoksulluk döngüsünü beslemektedir. TÜİK verilerine göre 108 bin çocuk (çalışan çocukların %15’i) inşaat, madencilik, metal işleri gibi ağır ve tehlikeli iş kollarında çalıştırılmaktadır. Bu sektörlerdeki çocuklar; fiziksel yaralanmalar, uzun vadeli kronik hastalıklar ve psikolojik travmalarla karşı karşıyadır.” İfadelerini kullandı.

“ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İNSAN HAKKI İHLALİDİR”

Çocuk işçiliğine yasal kılıf uydurulduğunu dile getiren Özçelik; “Eğitimde çıraklık ve stajyerlik uygulamaları gibi çok sayıda düzenleme çocukların eğitimden uzaklaşmasını ve işçi olarak çalışma yaşamına sürüklenmesine neden olan sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bugün sayıları 2 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsünün artması, çocukların ‘çırak’, ‘stajyer’ kimliğiyle çalıştırılmasının, dolayısıyla çocuk emeği sömürüsünün önünü daha da açmıştır. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre, 2024’de çalıştırılan çocuk sayısı 869 bine yükselirken İş Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin verilerine göre sadece 2024 yılında 71 çocuk çalıştırılırken hayatını kaybetmiştir.

Türkiye’de meslek liselerinin büyük bölümü birer eğitim kurumu olmaktan çok fabrika gibi işlerken, çocuk ve gençler ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanmaktadır. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) bünyesinde çalışırken resmi verilere göre en az 12 çocuk hayatını kaybetmiştir. Yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çocukların çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. İSİG verilerine göre 2013-2025 yılları arasında 766 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.” diyerek sözlerini tamamladı.

Habertrak/Serhat Yeşilipek