Reyonları yerleştirirken yere düşen, depoda ürün sayımında paletlerin altında ezilen, ağır yükleri taşımaya çalışırken altında kalan market işçilerinin çalıştığı dev zincir marketler; hizmet üretiminin, meta dolaşımının ve emek sömürüsünün çok katmanlı mekanlarıdır. Zincir marketlerdeki hizmet üretimi ve iş organizasyonu reklamlarda “güler yüzlü hizmet”, “kaliteli alışveriş”, “keyifli alışveriş” gibi sloganlarla süslense de arka planda yüksek kârları ve pazar payını büyütmeyi hedefleyen fabrika çalışma rejimi bulunur.
Zincirlenerek büyüme
“Perakende Raporu 2025”e göre Türkiye’de organize gıda perakende sektörü büyümeye devam ediyor. 2024 yılında 3 bin 478 yeni mağaza açılmasıyla toplam perakende gıda mağazası sayısı -bir önceki yıla göre 6.65 oranında artışla- 55 bin 737’ye ulaştı. Ortakalan’ın raporuna göre 2014-2024 yılları arasında şube sayısı beş ve üzerinde olan zincir marketlerin toplam mağaza sayısı yüzde 193 arttı.
Sektördeki sermaye yoğunlaşması oligopol piyasa oluşumunu da hızlandıran bir etken. Birkaç zincir market sektör pastasından en fazla payı alırken, küçük şirketlerin pazar paylarını da ele geçiriyor. Bunun göstergelerinden biri, ulusal zincir marketlerin mağaza sayısının yüzde 207 oranında artmasına karşılık yerel market zincirlerinin artışının yüzde 33’te kalması.
Son 10 yılda 36 bin 726 yeni marketin açıldığı sektörde önümüzdeki 7 yılda yaklaşık 25 bin yeni marketin açılması öngörülüyor. Tarım Kredi Market ve File gibi yeni şirketlerin sektöre girişi, Migros’un mağaza açılış hızını üç katına çıkarması ve CarrefourSA’nın başlattığı bayilik sistemi gibi faktörler organize gıda perakende sektörünün hacmini genişletiyor.
Sektör uluslararası kapitalist trendlerden bağımsız değil. TÜSİAD Perakende Çalışma Grubu bünyesinde hazırlanan “Perakende Pazarının Geleceği ve Küresel Trendler” başlıklı rapora göre 14.4 trilyon doları çevrimdışı alışveriş, 4.2 trilyon doları e-ticaret olmak üzere küresel perakende pazar büyüklüğü 2024 yılında 18.6 trilyon dolar oldu.
Zincir market kârları
Türkiye’de de geleneksel mağaza satışları, e-ticaret platform satışları, bunlara ilaveten agresif şubeleşme ve düşük ücretle istihdam modeli zincir marketlerin kâr marjlarına ve cirolarına ivme kazandırıyor. Rekabetin temel unsurlarından olan emek maliyetlerini düşürme politikaları ise şirketlere pazar payını genişletme ve başka ülkelere kaydırma gibi bir dizi olanak sağlıyor.
- BİM, 2024 yılında toplam mağaza sayısını 13 bin 583’e çıkarırken, şirketin kârı 18.6 milyar TL oldu. Tıpkı ucuz emek ve enerji maliyetleri nedeniyle üretimi Kuzey Afrika’ya kaydıran Türk tekstil şirketleri gibi BİM de yurt dışı operasyonlarında önceliği Mısır ve Fas’a veriyor. Şirketin finansal performans raporlarına göre BİM’in Mısır’daki 418 mağazasında 2 bin 654 işçi çalışıyor. BİM Mısır’ın net satışları 3.4 milyar TL. BİM Fas’ta ise 789 mağazada 5 bin 633 işçi çalışıyor ve net satışlar 19 milyar TL’yi geçmiş durumda.
- Migros’un mağaza sayısı 3 bin 621 olurken, şirket 2024 yılında 6.3 milyar TL kâr elde etti. FAVÖK marjı yüzde 9.2, net kâr marjı ise yüzde 2.3 oldu. 2024 yılında 174 Migros, 104 Migros Jet, 32 Mion, 26 Macrocenter, 19 Kiosk ve 1 adet 5M mağazası olmak üzere toplam 356 yeni mağaza açıldı. 2025 yılı sonuna kadar yaklaşık 250 yeni mağaza daha açmayı planlıyorlar.
- Şok Marketler, 2024 yılında 256 yeni mağaza açarak toplam mağaza sayısını 10 bin 981’e yükseltti. Şirketin 2024 cirosu 202 milyar liraya ulaşırken, net kârı bir önceki yıla göre düşerek 61 milyon TL, toplam varlıklarının değeri ise 75.5 milyar TL oldu.
- CarrefourSA, Capital dergisi tarafından 2023 yılında yayımlanan “Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi” listesinde 44.3 milyar TL’lik cirosu ve 914.4 milyon TL’lik vergi öncesi kârıyla 65. sıraya yükseldi.
Yurt dışı finansman kaynakları
Sektörde büyümeyi teşvik eden önemli finansal enstrümanlardan bir diğeri de uluslararası sermaye örgütlerinden gelen kredi ve fonlar. Şirketlere aktarılan uluslararası kredilerin önemli bir bölümü tıpkı deprem kredilerinde olduğu gibi “yeşil kapitalizm” kriterlerine göre salınıyor. ‘Toplumsal sorunlara’ ya da ‘çevreye duyarlılık’ kriterlerine göre verilen kredilerin asıl hedefi şirketlerin pazar payını büyütmek, sektörün küresel kapitalizme eklemlenmesini kolaylaştıracak altyapı ihtiyaçlarını karşılanmak. Böylece piyasada yatırım şartları iyileştirilirken, yerli şirketlerin uluslararası finansal piyasalarda işlem görmesi ya da yabancı sermayenin şirket ortaklıkları ya da satın alma işlemleri yapması kolaylaşıyor.
Türkiye çapında 13 bin 600’den fazla mağazası bulunan A101, 2024 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) yeşil dönüşüm projelerini desteklemek ve yeni mağaza yatırımlarını finanse etmek için 200 milyon dolarlık kredi aldı. İki dilimden oluşan kredinin 100 milyon dolarını EBRD taahhüt ederken, ikinci 100 milyon doları uluslararası finans kuruluşları aracılığıyla sendikasyon şeklinde sağlanacak. İlk dilimde, EBRD 82 milyon dolarlık finansman sağlarken, Finance in Motion da 18 milyon dolar katkı sağlayacak. Şok da 2024 yılında EBRD ve Akbank ortaklığında başlatılan Tedarik Zinciri Finansman Programı’nda yer aldı. 17 milyon avro tutarındaki program kapsamında tedarik zinciri finansmanın acil ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanıyor.
Yoksulluk sınırının altındaki ücretler
Şok marketle özdeşleşen “Şok daha ucuzu yok” sloganının zincir marketlerdeki ucuz emeğe de gönderme yaptığını söyleyebiliriz. Yılda en az 30 milyar TL kâr getiren ve on binlerce işçinin çalıştığı zincir market sektöründe çalışma koşulları ağır, ücretler düşüktür.
eleman.net’in araştırmasına göre 2025 yılında market işçileri ayda en düşük 22 bin 900 TL maaş alırken, ücretler ortalama 27 bin 300 TL bandındadır. Ücretler deneyim ve çalışma süresine göre değişirken, bir yıldan az çalışan işçilerin ücretleri ortalama 22 bin 500 TL, 2-4 yıl arasındakilerin 25 bin 300 TL’dir. 5-9 yıl arasında çalışan ‘deneyimli’ işçilerin ücretleri bile asgari ücrete yakın bir seviyede olup 30 bin TL’yi bile geçmemektedir.
Birleşik Metal-İş Sendikasına bağlı Sınıf Araştırmaları Merkezinin hazırladığı Haziran 2025 dönemi için açlık ve yoksulluk sınırı raporuna göre tek başına yaşayan bir kişinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yapması gereken mutfak harcamaları ile yaşamını idame ettirmek için yapması gereken barınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb. harcamalarının toplamı en az 41 bin 857 liradır. Asgari ücret ve yakın ücretle geçinmek zorunda kalan market işçilerinin kıdem ve unvan fark etmeksizin ücretleri mutlak şekilde yoksulluk sınırının altındadır.
Despotik emek rejimi
Zincir marketlerde ücretleri belirleyen deneyim süresi kriteri göstermeliktir, çünkü ağır çalışma koşulları ve angarya pek çok sektörde eşi benzeri olmayan bir işçi sirkülasyonuna neden olmaktadır. Lise ve üniversite mezunu işsizlerin veya öğrencilerin geçinmek ya da harçlık çıkarmak için çalışmak zorunda kaldığı zincir marketler yoksulluk ve yoksunluk halinden istifade ederek despotik bir yönetim-iş organizasyonu inşa etmiştir. Yarı zamanlı veya tam zamanlı çalışan bir market işçisinin iş tanımı zaman-mekân kaymasına maruz kalmış; güvencesiz ve esnek çalışma işin başlıca normu haline gelmiştir. Ağır iş temposuna, bir de uzun çalışma süreleri ve hak gaspları eşlik eder.
10 No’lu “ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” iş kolunda yer alan zincir marketlerdeki çalışma koşulları ve ücret politikaları sosyolog Michael Burawoy'un ‘piyasa despotizmi’ dediği olguyu çağrıştırır.[1] Burawoy'un, Marx’ın Kapital’de bahsettiği ‘fabrika rejimi’nden hareketle türettiği ‘piyasa despotizmi’, emeğin sermayeye biçimsel ve gerçek tabiiyetini mümkün kılar ve bunu zor yoluyla yapar. Sermayeye gerçek ve biçimsel tabiiyet[2], işçinin kas-sinir sistemi dahil tüm faaliyetleri üzerinde sermayenin mutlak kontrolünün anahtarıdır. İş yerindeki hiyerarşinin oluşturulması ve işçinin tüm otorite birimleri karşısında “bir makine parçasıymış” gibi nesneleşerek eksiksiz itaat göstermesi, merkezi iş organizasyonunda kritik öneme sahiptir. Böylelikle düşük ücret ve işsizlik kıskacında kalan işçiler; kasaya bakma, reyon dizme, depoya mal indirme, mal sayımı yapma, yerleri paspaslama gibi işlerle biteviye bir çalışma sarmalı içinde kaybolur.
Zincirleme sömürü
Mağaza Market-Sen’in, hiper-sömürü mekanı olan zincir marketlerde 2021 yılında hazırladığı “İşyeri Ziyaretleri Raporu”nda öne çıkan sorunlardan bazıları şunlar:
- BİM’e ait 64 mağazada işçilere “sendikalı olmanın yasak olduğu” anlatılırken, bazı mağazalarda “Gelen sendika temsilcileriyle görüşmeyin” uyarıları yapılıyor.
- Şok mağazalarında eksik personel çalıştırılırken, “Cepte Şok” uygulaması teslimatları da yine mevcut personele yaptırılıyor. İznini kullanamayan, fazla mesailer üzerine serbest zaman tanımlanması gereken işçilerin şubeleri değiştiriliyor, şubesi değişen işçinin de tüm izin hakları sıfırlanıyor.
- A101 şubelerine hazırlık için gönderilen işçilere 15 saate yakın mesai yaptırılıyor ve mesai ücretleri ödenmiyor;
- Pek çok zincir market şubesinde kasa, klima ya da dondurucular bozuk durumda ve tamir işi de yine işçilere yaptırılıyor.
- Sevkiyat saatlerinin geç olması nedeniyle işçilerin mesai süreleri uzuyor...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 2017 yılında programlı teftiş kapsamında 177 işverene ait 3 bin 5 markette (20 bin 292 mağazada) çalışan 155 bin 480 işçiyle yaptığı “Ulusal ve Yerel Zı̇ncı̇r Market İşyerlerı̇nde Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi Programlı Teftiş Sonuç Raporu”, mevzuata aykırı ihlallerin ve hak gasplarının resmi olarak kayıtlara geçmesi açısından önemlidir.
Raporda, 4857 Sayılı İş Kanunu ve ilgili mevzuata aykırılıkların ve noksanların ağırlıklı olarak çalışma gün ve sürelerine ilişkin olduğu ifade ediliyor. İşin niteliği gereği haftanın 7 günü olmak üzere günde 12-15 saat faaliyet gösteren iş yerlerinde çalışan işçilerin bu çalışmalarını yürütmelerinde günlük ve haftalık çalışma sürelerine uyulmadığı; fazla çalışma ücretinin ödenmediği/eksik ödendiği ve serbest zaman kullanımına ilişkin mevzuatta öngörülmeyen uygulamalarla ihlallerin oluştuğu; gece çalışması koşullarına riayet edilmediği; hafta tatili izni ve ücreti konusunda ihlallerin yaşandığı; çalışılarak ya da çalışılmaksızın geçirilen Ulusal Bayram ve genel tatil günlerine ilişkin mutlak emredici düzenlemelerin dışında uygulamaların olduğu ve ara dinlenme sürelerinin ihlal edildiği belirlenmiştir.
Tespit edilen ihlaller arasında dikkat çekenler şunlar:
- İşçileri geceleri 7.5 saatten fazla çalıştırmak
- En az 11 saat dinlendirilmeden diğer postada işçi çalıştırmak
- Çocuk ve genç işleri gece çalıştırmak veya ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmek
- Doğum öncesi/sonrası sürelerde kadın işçiyi çalıştırmak; süt izni vermemek
- Ücretleri, zorunlu olmasına rağmen, özel olarak açılan banka hesabına ödememek
- Asgari ücreti ödememek veya eksik ödemek
- Yılda 270 saatin üzerinde fazla çalışma yaptırmak
- Çalışılan genel tatil ücretlerini ödememek
- Ara dinlenmesini uygulamamak.
Bunların tümü işçilerin anayasal haklarını ve onurunu yok sayan ihlallerdir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2017 yılında resmi kayıt altına alınan bu ihlaller ve mevzuata aykırılıklar pandemi döneminden itibaren büsbütün artmıştır; yüksek enflasyonla servet transferinin gerçekleştiği “Şimşek Programı” döneminde ise hız kesmeden devam etmektedirler.
Dipnotlar:
1- Michael Burawoy, Üretim Siyaseti: Kapitalizm ve Sosyalizmde Fabrika Rejimleri, çev. Çağdaş Gümüşoluk, NotaBene Yayınları, sf. 118-121.
2- Michael Heinrich, Kapital’e Giriş, çev. Koray Yılmaz, Yordam Kitap, sf. 133
