Y a n g ı n  K u l e s i 

 

Can Güvenliği ve İş Güvencesi İstiyoruz! 

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

www.guvenlicalisma.org

 www.yanginkulesi.org

16 Şubat 2012 

Sayı: 15 

 

Sağlıklı ve Güvenli Çalışmak İstiyoruz! 

‘Hepimiz birbirimizin canından sorumluyuz’

İş cinayetleri 2012 yılının ilk aylarında da artarak devam ediyor. 4 Şubat’ta öğlen saatlerinde İstanbul Tuzla tersaneler bölgesindeki Nuh Sanayi Sitesi’nde bulunan ve yat imalatı yapan Mengi Yay Yatçılık’ta birbiri ardına iki patlama meydana geldi. Patlamalar sonucunda 2’si ağır 4 işçi yaralandı. Yaralanan işçilerden Ümit Damgacı’nın vücudunda yüzde 40-50 oranında yanıklar oluştu ve ne yazık ki Ümit arkadaşımızı 14 Şubat’ta kaybetmiş bulunmaktayız.

9 Şubat’ta bir iş cinayeti haberi de İstanbul Sultangazi’den geldi. Habipler’de süt sağma makineleri üretimi yapan 3 katlı fabrikanın giriş katında çıkan yangında fabrikada işçi olarak çalışan Serkan Aydın ve Murat Özkan hayatını kaybetti. Kars'tan İstanbul'a çalışmak için gelen Serkan arkadaşımız kalacak yeri olmadığı için fabrikada yatıyordu. Murat arkadaşımız ise kar yağışı nedeniyle ertesi gün işe geç gelmemek için fabrikada kalmıştı. Yangınla bir defa daha işçi sağlığı ve güvenliğinin, sadece fabrika içi düzenlemeleri değil aynı zamanda işçilerin barınma ve yol sorunlarını da içine almasının ne derece gerekli olduğu gözler önüne serildi.

12 Şubat’ta da bir iş cinayeti Erzurum’da (Erzerom) yaşandı. Aşkale’de (Aşkeleh) bulunan bir çimento fabrikasında yüksek sıcaklıktaki çimento malzemesinin döküldüğü Kadir Şen ve Serkan Türkoğlu hayatını kaybetti. Serkan 29 yaşında genç bir mühendis arkadaşımızdı ve iş cinayetleri ayrım yapmıyordu.

3 Şubat'ta ise saat 11.00 civarında BEDAŞ Gaziosmanpaşa taşeron arıza şirketi Aram çalışanı Seyithan Ağır, Alibeyköy Barajı yakınındaki bir trafonun üstünde arıza sorununu giderirken 35 bin volta kapıldı ve 3 metre yükseklikten düştü. Seyithan arkadaşımızın kolu omuza yakın bir yerden kesildi ve kendisi şu an Cerrahpaşa Hastanesi’nde yatmakta… Sendikalı taşeron açma-kesmeciler sendikasız arıza işçileri ile yanyanaydı. Enerji-Sen üyesi taşeronların örgütsüz arkadaşlarına özetle söyledikleri "hepimiz birbirimizin canından sorumluyuz" ifadesiydi...

‘Gerçekler meydanda ancak Bakan doğruları söylemiyor’

Yukarıda birkaçına değinebildiğimiz iş cinayetleri sonucu can kayıpları ve sakat kalmalar buzdağının sadece görünen yüzünü oluşturmaktadır. Ancak bu yaşananlara rağmen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik iş kazalarının azaldığını söylemektedir. Bakan Çelik’in resmi veriler olan SGK İstatistiklerine dayanarak verdiği bilgilere göre, Türkiye’de 2002 yılında iş kazası sayısı 72 bin, meslek hastalığı sayısı 601 iken; 2010 yılında 62 bin iş kazası ve 544 meslek hastalığı gerçekleşti.

Ancak SGK istatistikleri eksik ve yanıltıcıdır. Kaldı ki Bakan Çelik ölüm ve sakat kalmalara değinmemektedir. Çünkü SGK verileri değerlendirildiğinde 2009 yılında 1171 olan iş kazası sonucu ölümlerin 2010 yılında 1434’e yükselerek %22,5 arttığı görülmektedir. 2009 yılı verilerinde meslek hastalığı sonucu ölüm yok iken 2010 verilerinde 10 meslek hastalığı sonucu ölüm görülmektedir. Ancak, özellikle meslek hastalıklarının gerçek durumu yansıtmaktan çok uzak olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, daha sağlıklı veri toplamak ve bunları kamuoyuyla paylaşmaktan sorumludur. İşçi sağlığı ve güvenliğini iyileştirebilmek için sorunun gerçek boyutlarının görülebilmesi bir zorunluluktur.

‘İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı sorunlu’

2011 yılı Ekim ayında sendika ve meslek odalarından hızlı bir şekilde görüş istenerek, ortaya çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı’nda aylar geçmesine karşın herhangi bir gelişme olmamıştır. İSG Kanun Tasarısı Taslağı, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin tüm işyerlerinde ve statülerdeki çalışanlar için geçerli olacağı iddiasıyla kamuoyuna sunulmuştur. Ancak, görülen odur ki, bu yasa da diğer yasalar gibi emekçilerin ve örgütlerinin eleştirilerine kulak tıkanarak çıkarılmaya çalışılacaktır. İşçi sağlığı ve güvenliğinin olmazsa olmazı olan güvenceli çalışma, örgütlenme hakkı gibi haklar hiçbir şekilde tanınmamaktadır. Yönetmelik çıkarma sürecinden meslek örgütleri ve sendikalar dışlanmaktadır.

Kamuoyu eskiden 50 kişiden küçük işyerleri için zorunlu olmayan işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, İSG kurulu gibi önlemlerin küçük işyerleri için de zorunlu tutulacağını sanırken, yanıltılmaktadır. Çünkü yasa tasarısında İSG kurullarının zorunlu olması için 50 kişilik alt sınır devam ettirilmektedir. 50 kişinin hesabında taşeron çalışanlarının da hesaba katılması ileri bir adım olmakla birlikte, oldukça yetersiz bir adımdır. 

Öte yandan işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı için bir alt sınır belirtilmemekle birlikte, bütün yetki Bakanlığın çıkaracağı yönetmeliğe bırakılmaktadır. İşçilerin  sağlık ve güvenlik şartlarının oluşturulması iddiasıyla yapılan yasa, sadece esneklik uygulamalarının önünü açmakta ve eski düzenlemelerde yer alan ancak işletilmesinde zorluk yaşanan koruyucu tedbirlerden daha geri bir uygulamayı engelleyecek hiç bir madde yasa tasarısında yer almamaktadır. Örneğin mevcut İş Kanunu’nda 50 kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerinde ‘İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi’ kurma zorunluluğu var iken, İSG Kanun Tasarısı’nda ancak tam zamanlı hekim ve uzman çalıştırması gereken yerler için bu zorunluluk getirilmiştir. Bu hizmetlerin işyeri dışında kurulmuş ticari kurumlardan alınmasıyla piyasalaştırmanın kuvvetlendirilmesi hedeflenmektedir. 

Mevcut İş Kanunu’nda yer alan “Ağır ve Tehlikeli İş” maddesi ile buralarda kadın ve genç işçi çalıştırılması, “Ağır ve Tehlikeli İşler için sağlık raporu”, mesleki eğitim zorunluluğu getiren düzenlemeler ortadan kaldırılmaktadır… Ev işçileri yasa kapsamı dışında tutulmaya devam edilmektedir… 

İş Kanunu’nun 95. Maddesinde yer alan ve belediyelere işyeri açılmasına izin vermeden önce ÇSGB’nin vereceği işletme belgesini araştırma zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır. Bu durum yeni Davutpaşa’lara, yeni OSTİM’lere de davetiye çıkaracaktır.

‘Onur Hamzaoğlu’nun dilinden konuşmalıyız’

Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Dilovası’da yürüttüğü bir çalışmada yoğun endüstrileşmenin olduğu bu bölgede annelerin ilk sütü ve bebeklerin ilk kakalarında bazı ağır metaller ve eser elementlerin bulunduğunu saptamıştır. Yani bu bölgede yaşayan insanların kanser başta olmak üzere ölümcül olabilecek birçok hastalığa yakalanma riskinin yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Kocaeli Belediye Başkanı bu konuda şu tepkiyi göstermiştir: ‘Birileri çıkıp anne sütünde ve bebeklerin dışkılarında ağır metallere rastlandı diyor, ancak hiçbir dayanağı yok, hiçbir belgesi yok… Sadece adı profesör… Şarlatanlık yapıyor, şov yapıyor, bilim adamı şarlatanlık, şov yapmaz, ideolojik davranmaz.’ 

Birincisi; bilimin ‘şarlatanlık’ olarak niteleyenlerin cezalandırılmadığı bir ülkede bilimsel özgürlükten söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle bu dava Türkiye’de üniversitenin ve bilimin onur mücadelesinin çok önemli bir parçası haline gelmiştir. İkincisi; Bilimin onurunu koruyamadığı yani bilimsel özgürlüğün olmadığı bir ülkede sadece egemenlerin bilimi yapılabilir. Egemenlerin bilimi ise insanın, emeğin ve doğanın daha çok sömürülmesine hizmet eder. İşte tam da bu nedenlerdendir ki 15 Mart’ta Kocaeli’nde saat 11.00’da yapılacak duruşmada ve öğleden sonra gerçekleştirilecek Forum’da bulunmamız gerekmektedir…

 Emek ve Meslek Örgütlerinden Açıklamalar / Etkinlikler

Ocak ayında 62 işçi hayatını kaybetti - İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

Ocak ayında tespit edebildiğimiz 62 iş cinayetinde 6 ölüm İstanbul’da; 5’er ölüm Antalya, Balıkesir ve Konya’da; 4’er ölüm ise İzmir, Maraş ve Kırıkkale’de yaşandı. Diyarbakır’dan İstanbul’a çalışmak için gelen 5 genç işçi yangında önce zehirlenerek sonra yanarak hayatlarını kaybetti. Bu durum işçilerin barınma sorununun, çalışma hayatının parçası olduğu, çalışırken ölenlerin, barınırken de korunamadığını gösterdi. Diğer yandan Maraş’taki Kandil Barajı inşaatında ise 3 işçi yaşamını yitirdi. Baraj işçilerinin İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’mize verdiği bilgilere göre ölümlere yoğun ve uzun iş saatleri ile alınmayan önlemler yol açtı. İşçiler ölümlerin artacağına dikkat çekiyorlar.

Ölen ölür, kalan karlar bizimdir!

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalışma Grubu yürütme toplantısı yapıldı

GSS için Sağlık Hakkı Meclisi çağrısı

Ostim-İvedik: Artık ölmek istemiyoruz

Limter-İş: Tuzla’da patlamanın nedeni taşeron çalıştırma sistemi

İşçi Sağlığı Ve Güvenliği 2011 Kongresi Sonuç Bildirgesi

BTS: Ocak ayında 3 demiryolu işçisi iş cinayetlerinde can verdi

Spor Emek-Sen: Ölümlere sebep, sağlıksız çalışma koşullarıdır

'Parıltılı binaların arkasında binlerce ölü işçi var' - İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

Aralık ayında 52 işçi hayatını kaybetti... - İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi 

İşçi Aileleri

Davutpaşa unutulmadı unutulmayacak 

İstanbul Davutpaşa’da, kaçak maytap üretimi yapan bir atölyede 31 Ocak 2008 yılında denetimsiz bir maytap atölyesinde meydana gelen patlama sonucu 21 işçinin hayatını kaybetmesinin ve 117 işçinin de yaralanmasının üzerinden tam 4 yıl geçti. Aradan geçen zaman katliamı unutturamadı. Katliamın yıldönümünde yine katliam ve sorumlularını lanetlemek için başta katliamda yaralı kurtulan işçiler ve yaşamını kaybeden işçilerin aileleri olmak üzere “katliamın hesabını soracağız” diyenler yine katliam yerindeydi.

OSTİM-İvedik katliamının birinci yıldönümü

OSTİM ve İvedikli ailelere saldırı

“Davutpaşa’nın Külleri” hala yanıyor!

Madencileri bulamayınca anıt yapıyorlar

30 madencinin davası devam ediyor

Davutpaşa için belediye başkanına soruşturma 

Hukuk

Cinayetin sorumlusu BEDAŞ

İki yıl önce Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nde (BEDAŞ) taşeron işçi olarak çalışan Erkan Keleş, onarım için çıktığı direkte elektrik akımına kapılarak öldü. İş cinayetiyle ilgili soruşturma açan Gaziosmanpaşa Başsavcılığı, İş Güvenliği Uzmanı Ömer Faruk Hepgur ve Elektrik Uzmanı Aybent Gökgöz’ü bilirkişi atayıp ihmalin saptanmasını istedi. İlk rapora göre taşeronun sözleşmelere dahi uymadığı ortaya çıktı.

'Festus Okey'e komplo kuruldu'

İş güvenliği uzmanları yönetmeliğine kısmi durdurma

Gülseren Yurttaş'ın tazminat davası sonuçlandı

Bükköy'de karar verildi: 19 işçinin canının bedeli bu mu? 

Ev İçi Çalışma

Ev işçileri: 'Bu bir iş cinayetidir' 

İş kazasında yaşamını yitiren ev işçisi Fatıma Aldal’ın ilk duruşması 5 Şubat'ta Kartal'da görüldü. Saat 09:30’da başlayan duruşmaya İmece Kadın Sendikası Girişimi ve İmece Kadın Dayanışma Derneği adına Yıldız Ay müdahillik talebinde bulundu... Eylemde “Külkedisi Değil Ev İşçisiyiz”, “İmece Kadın Sendikası Girişimi” pankartı açan kadınlar; “Kaza değil iş cinayeti”, “Köle değiliz ev işçisiyiz” “Adımız Fatıma soyadımız Aldal haklarımızı istiyoruz” dövizleri açarak “Köle değiliz ev işçisiyiz!”, “Ev işçilerine insanca iş!”, “Yaşasın Kadınların örgütlü mücadelesi!” sloganları attılar.

İmece: Ev işçilerine insanca iş 

Bursalı kadınlar iş cinayetlerini lanetledi 

Söyleşiler / Raporlar

Uzun ve güvencesiz çalışma iş kazalarını artırıyor - Berna Güler Müftüoğlu ile söyleşi 

İş kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada üçüncüyüz. Çalışma saatleri uzayıp, güvencesiz çalışma arttıkça iş kazaları da artıyor. Bu kadar can kaybının olduğu bir yerde meslek hastalıklarından bahsedemiyoruz bile. Oysa çalışanların çoğu hasta. Peki işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda neler yapılıyor? Yasalar ne durumda, hastalanmamak ölmemek hakkımız var mı? Bunlar neler? Konuyu “İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi”den ve Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Yard. Doç. Berna Güler Müftüoğlu'na danıştık...

'Birbirimizin canından sorumluyuz' (İş kazaları raporu Ocak 2012)

Davutpaşa'da bir ömür boyu mücadele - Ailelerle söyleşi

‘Davutpaşa katliamı: Bir kapitalizm hikayesi...’ - Ailelerle söyleşi

“Devletten ve sermayeden bağımsız bir politika oluşturulmalı!” - S.Murat Çakır ile söyleşi

"Sağlık hakkı mücadelesi toplumsallaştırılmalı!" - Osman Öztürk ile söyleşi

Kitap

Kimse Duymaz - Elif Özer 

Eski Sovyetler Birliği coğrafyasından Türkiye’ye çalışıp para kazanmak, ev almak, çocuklarını okutmak umuduyla gelen kadınlar… “Nataşalar” diye düzlediğimiz, bir örnekleştirdiğimiz insan ticareti mağdurları. Onları bu göç yollarına düşüren şey yalnızca yoksulluk mu? Geride neyi bırakıyorlar, burada nelerle karşılaşıyorlar? İnsan ticareti ağlarının karmaşık dokusu içinde nefes almaya çalışırken kendilerini nasıl koruyorlar? Elif Özer, insan ticareti ve seks işçiliği türünden zorlu alanlarda mağdurlara kulak vermeden üretilen politikaların nasıl işlemez olduğunu gösteriyor; bu kadınların hikayesinin bir yoksulluk hikayesinin çok ötesinde olduğunu anlamamızı sağlıyor. Ataerkiyle, kapitalizmle, uluslararası politikalarla ve yerel kültürlerle biçimlenen karmaşık ve zorlu bir hikayeyi dinliyoruz onun kaleminden.

Ne Değişti? Kürt Kadınların Zorunlu Göç Deneyimi 

Film / Belgesel

Davutpaşa'nın Külleri - Ayten Başer

31 Ocak 2008 tarihinde Zeytinburnu / Davutpaşa Emek İş Hanı’nda bulunan maytap atölyesinde meydana gelen patlama da 21 işçi hayatını kaybetmiş, 117 işçi ise yaralanmıştır. “Kaza değil bu bir cinayet” diyen aileler sorumluların yargılanması için bir araya gelerek seslerini duyurmaya, sorunlarını çözmeye, yaralarını onarmaya çalışmışlardır. Bu süreçte Davutpaşalı Aileler, adalet mücadelesi vererek bir yandan kaybettikleri için son görevlerini yerine getirirken bir yandan da süreç içinde haklarını öğrenmiş, işçi haklarına hassasiyetler geliştirmiş, değişmiş, dönüşmüş ve “Davutpaşalı Aileler” adında büyük bir ailenin içinde bulmuştur kendilerini.

 Meslek Hastalıkları

 Diş protez laboratuvarları yönetmeliğinde değişiklik 

Diş teknisyenlerinin slikozis nedeniyle ölümlerine internet sitemizde yer vermiş ve İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak da silikozis hastası olan arkadaşlarımızla açıklamalar gerçekleştirerek sorunu dile getirmiştik... 31 Ocak 2011 tarihinde yapılan bir yönetmelik değişikliğiyle diş protez çalışanları için normalden daha ayrıntılı muayene içeren "Ağır ve Tehlikeli İşler" kapsamında sağlık raporu istenmeye başlanmıştır. Ayrıca, teknik olarak diş protez laboratuvarlarında havalandırma vb. konularında iyileştirme sağlanıyor...

'Silikozisin tedavisi yok ama önlemek mümkün'  

Slikozis hastaları için kanun teklifi 

Çalışmak yormaz, öldürür! 

Slikozise 50. ölüm: İdris öldü sıra bizde!

Kanser eden performans! 

Diş teknisyenlerine silikozis tehdidi 

 Çevre ve Halk Sağlığı

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’na destek sürüyor 

Kocaeli Dilovası’nda yeni sanayi tesisleri kurulmasıyla ilgili planların ve bunların halk sağlığına etkilerinin tartışıldığı bir ortamda önceki araştırma sonuçlarına ilişkin olarak basına bilgi veren Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.Onur Hamzaoğlu’na hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Kocaeli Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ile ilgili karar verilmesi beklenen duruşmada hakimin bir gün önce izne ayrılması sebebiyle karar verilemedi.

'Onurumuzu savunmak' da suç sayıldı 

İkizdere'de HES'lere iki durdurma

Bu maden Artvin'i yok eder 

Bergama'dan Bayramiç'e uzun ince bir yol 

Kazdağları yediden yetmişe direniyor 

Van Depremi 3. ay değerlendirmesi - TTB / SES 

Felsefe Günleri Düzenleme Kurulu’na yanıt - Onurumuzu Savunuyoruz Hareketi

Kazdağlarında bir hortlak dolaşıyor 

Makaleler

Adaletin duvarı karşımızda da olsa onurumuzu savunmalıyız! - Özgür Müftüoğlu

Adalet sistemi insanın, toplumun, doğanın karşısında olanların koruyucusu haline gelince sokaklarla birlikte mahkeme salonları, mahkeme binalarının önü de toplumsal mücadelenin alanları haline dönüşmektedir. Çünkü artık insanlar adalet sisteminin adaletine inanmamaktadır. Adalet sistemine işi düşenlerin gözü arkadadır, bu yüzden de yargılamayı gözleriyle görmek; adaletsiz kararlar karşısında tepkilerini doğrudan göstermek istemektedir. Artık takvim sayfalarını mahkeme tarihleri doldurmaktadır. Bir gün gazetecilerin, ertesi gün derelerini savunanların, daha sonraki gün parasız eğitim isteyen öğrencilerin, bir başka gün Davutpaşa’da ölen işçilerin, daha sonra halkların kardeşliği savunucularının diyerek liste uzayıp gitmektedir… 

Hepimiz 'işçileşirken' - Nihal Kemaloğlu

Fukuşima: Savaşsız bir nükleer savaş - Prof. Michel Chossudovsky

Kaçak ocak, göçük ve sorulmayan sorular! - Recep Adıgüzel 

Tek Yol Sağlık! - Osman Öztürk 

2010 yılında 1444 işçi hayatını kaybetti... - Bedri Tekin 

 Haberler 

Enerji işçileri: 'Hepimiz birbirimizin canından sorumluyuz'

Elektrik akımına kapılan enerji işçisi Seyithan Ağır, kolunu kaybetti. 35 bin volta maruz kalan, BEDAŞ bünyesindeki taşeron şirkette çalışan 29 yaşındaki Ağır iki çocuk babasıydı. Sorumlu mühendis, kazanın olduğu Gaziosmanpaşa bölgesinde 16 ayrı ekibin çalışma yaptığını ve bunların başına bir mühendis ve bir iş güvenliği uzmanının düştüğünü söyledi. Haberi alan Enerji-Sen üyesi taşeron enerji işçileri Ağır’ın yanına koştu.

Tersaneler​de 147. iş cinayeti

Savranoğlu emeği de doğayı da sömürüyor!

Karadon madencilerinin ölümünden sorumlu kişi, TTK'ya müdür yardımcısı oldu

 Erzurum'da iş cinayeti: 2 ölü

‘Kader’ deyip toprak altında bıraktılar

İstanbul'da fabrikada yangın: 2 işçi yaşamını yitirdi

Önce topraklarını aldılar sonra canlarını...

Tersanede patlama: 2'si ağır 4 işçi yaralı

Uşak'ta buhar kazanı patladı: 2 ölü

Savranoğlu: "Hem Emek, Hem Çevre Düşmanı"

Konya'da işçi servis minibüsü ile belediye otobüsün çarpışması sonucu 5 kişi öldü, 8 kişi yaralandı 

Dünyadan Haberler

Pakistan'da katliam gibi iş kazası

Pakistan'da iş kazası adı altında bir işçi kıyımı yaşandı. Pakistan'ın Lahor kentinde, bir ilaç fabrikasında sabah saatlerinde meydana gelen tüp patlamasında ölenlerin sayısı 10'a yükseldi. Tamamen yerle bir olan ilaç fabrikası ve bitişiğindeki evlerin enkazı altında 50'den fazla kişinin bulunduğu bildirildi. Acil kurtarma ekibinden Rızvan Nasir, ilaç üretiminde kullanılan LPG tüpünün patlaması sonucu yerle bir olan binanın enkazından 10 ceset, 13 yaralının çıkarıldığını söyledi. 

Çin'de maden kazası: 6 ölü

Portekiz’de toprak kayması: Üç işçi öldü

Çin'de jeotermik santralde patlama: 6 ölü 2 yaralı

Çin Foxconn'da 300 çalışan toplu intihara kalkıştı

Çin'de kimya fabrikası havaya uçtu: 3 ölü, 4 yaralı 


 Yangın Kulesi Aylık Bülteni İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından çıkarılmaktadır.

Meclis hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız...

Yangın Kulesi

 Ayda bir elektronik bülten olarak yayınlanır.

Her türlü katkı, görüş ve eleştiri için: guvenlicalisma@gmail.com  

Twitter hesabı: http://twitter.com/guvenlicalisma

Facebook hesabı: http://www.facebook.com/guvenli.calisma

 

 

" /> Yangın Kulesi / 16 Şubat 2012 / İSİG Meclisi E-Bülteni - İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

Yangın Kulesi / 16 Şubat 2012 / İSİG Meclisi E-Bülteni

İşçi sağlığı ve güvenliği, örgütsüzlüğün ve güvencesizliğin en gözle görünür halini vermektedir. Bizler “can güvenliği, iş güvencesi istiyoruz” derken bu durumu kastediyoruz. İşçilerin evden çıktıkları andan itibaren can güvenlikleri tehdit altındadır. İşe giderken hangi koşullar var? En uç örnek mevsimlik tarım işçilerinin durumudur... Ortalama 60-70 saat çalışıyor, yapabileceğinden daha fazla mal üretmesi isteniyor. Taşeron işçiler işte tam da bu koşulların işçileridir. En çok çalışan, hiçbir sağlık-güvenlik önlemi olmayan, barınma-ulaşım-beslenme-temizlik gibi hakları olmayan işçiler, en örgütsüz işçiler. Yasal haklarınız var deniyor. Örneğin sağlıksız koşullar var ise işçinin çalışmama hakkı var. Çalışmayın da görelim. Hemen işten çıkarılırsınız. Bırakın “çalışmıyorum” demeyi itiraz hakkınız bile yok. Bu yüzden can güvenliğinin yanına iş güvencesi talebini eklemeliyiz...