OTOYOL GİŞE İŞÇİLERİ KAZANDI
Otoyol gişelerinde çalışan işçiler 7 yıllık bir mücadelenin ardından açtıkları davayı kazandılar ve Kore Otoyol Şirketinin (KEC) “işçileri” olarak kabul edildiler. Yargıtay şirketin kiralık işçi çalıştırmasının yasadışı olduğuna ve işçilerin direkt şirket tarafından istihdam edilmiş kabul edilmeleri gerektiğina hükmetti.
İşçiler şirketin bir taşeron firma kurup olayı kitabına uydurma tavrına karşı bir gişe çadırını işgal etmişlerdi ve genel merkez önünde protesto eylemi yapıyorlardı. Ancak KEC firması mahkeme kararını görmezden gelerek yalnızca davacı olanların işe alınacağını ayrıca onların da gişe yerine başka bir yerde çalıştırılacağını açıkladı. Sendika üyeleri mahkeme kararının herkese uygulanması ve tüm gişe çalışanlarının kadrolu olması gerektiğini savunarak şirket girişinde eylem yaptılar. KEC ise polisle de işbirliği halinde kadın protestocuların üzerine erkek işçileri gönderdi.
CARGILL İŞÇİLERİ EYLEMLERİNİ ŞİRKET ÖNÜNE TAŞIDI
14 Cargill işçisi mücadelelerinin 500. gününde eylemlerini şirketin İstanbul’daki merkezinin önüne taşıdı. Mahkemenin Temmuz 2019’da yalnızca sendikal faaliyetleri sebebiyle işten çıkarıldığına hükmetmesiyle Cargill’in haksız yere işten attığı 16 ay sonra tescil edilmiş oldu. Cargill karara itiraz etti ve işçiler de adaletin yerine getirilmesi talebiyle bekleme halindeler.
Şubat 2019’da Cargill’in bulunduğu 15 ülkede IUF’e bağlı 24 sendika bir açık mektup yayınlayarak şirketi işçileri işe geri almaya ve sendikalaşma haklarını kullanmalarını güvenceye almaya çağırmıştı.
http://www.iuf.org/w/?q=node%2F7030
FİNANS KURULUŞUNDA GREV
Hindistan’ın Kerala eyaletinde Muthoot Finance Limited’in 250 çalışanı ile sendikanın ülke çapında 650’den fazla üyesi 20 Ağustos’tan beri grevde. Finans firmasında 2016’da sendikanın kurulmasından hemen sonra da grev olmuş ve 50 işçinin işten çıkarılma kararı 17 gün süren bir grevle protesto edilmişti. Eylem sayesinde işçiler eyalet dışında çalıştırılmak kaydıyla işe geri alınmışlardı. Daha sonra da ufak protestolar yapıldı.
Ülkenin en büyük altın finans şirketlerinden biri olan Muthoot’da ücret zammı, eşit ücret ve adil prim uygulaması gibi taleplerle süresiz eylem var. İşçiler, solcu CIFU’nun (Hindistan Sendikalar Merkezi) desteklediği Muthoot Finans Çalışanları Sendikasına (MFEU) üye.
HAVAİ FİŞEK FABRİKASINDA YİNE YANGIN
Hindistan’ın kuzeyindeki bir havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada en az 22 kişi öldü, 15 işçi yaralandı. Patlama binanın yanarak çökmesine sebep oldu.
Festival ve düğünlerde çokça kullanılan havai fişek imalatı Hindistan’da yaygın bir sektör. Pek çok yasadışı fabrikada yasal olanlardan daha ucuza havai fişek üretilmekte.
https://www.theguardian.com/world/2019/sep/05/blast-at-india-fireworks-factory-kills-more-than-20
TERSANEDE KATLİAM
Bangladeş’in tersane endüstrisi yine ölümlerle gündeme geldi. Sitakunda’da bulunan Ziri Subedar tersanesinde 31 Ağustos’ta meydana gelen patlamada iki işçi öldü, 13 işçi yaralandı. Olay işçilerin CSL Virginia adlı gemide hurda ayıklarken bir ağır kablonun çökmesi üzerine meydana geldi. Patlama sırasında tersanede en az 55 işçi çalışıyordu.
Bangladeş tersanelerinde bu yıl en az 14 işçinin öldüğü belirtiliyor.
KATLİAMLARDAN DERS ALINMIYOR
Hindistan’da konfeksiyon işyerlerinde iş güvenliğini geliştirmek amacıyla başlatılan bina güvenliği çalışmalarında işçilerin görüşleri dikkate alınmıyor ve geçmişten ders çıkarılmıyor. Rana Plaza katliamından sonra Bangladeş’te fabrikaları güvenli hale getirmek üzere başlatılan “Yaşam ve Bina Güvenliği İnisiyatifi”nde (LABS) en önemli unsurlar gözardı ediliyor.
Hollanda “Sürdürülebilir Ticaret İnisiyatifi” (IDH) bu ay Vietnam’da kendi “sanayi odaklı” güvenlik programını başlattı ve sırada Hindistan var. Programa katılan firmalar ise Bestseller, Gap, PVH, Target, VF Corporation ile Walmart. LABS çalışmanın 2020 yılında Pakistan ve Kamboçya’da başlatılacağını açıkladı.
Burada çarpıcı olan ise Rana Plaza katliamı sonrası varılan anlaşmanın iş güvenliğini uygulamak için güçlü mekanizmalar belirlemesine rağmen LABS’ın bunu gözardı etmesi. İşyerleri LABS’ın tespit etmediği güvenlik sorunlarını gidermeseler dahi program ana firmaların tedarikçilerle ilişkisini sürdürmesini onlara bırakıyor. Kendi mühendislerini istihdam etmek ve eğitmek yerine iş güvenliğini Rana Plaza, Tazreen ve Ali Enterprises (2012) gibi fabrika yangınlarında hiçbir önlem almayan denetim kurumlarına emanet ediyor.
SANAYİ BÜYÜYOR, İŞÇİLER ZORLUKLA GEÇİNİYOR
Ülkesi Bangladeş’in konfeksiyon sanayii ihracat rekorları kırarken milyonlarca konfeksiyon işçisi gibi Shipa Akhter de zorlukla geçiniyor. 7 yıllık konfeksiyon işçisi 24 yaşındaki Akhter günde 14 saat çalışıyor ve ayda 9,425 taka (111 dolar) kazanıyor.
Akhter ailesi tuvalet, banyo ve mutfaklarını aynı evdeki bir başka aile ile paylaşıyorlar. Eve daha fazla para getirmek için günde en az beş saat fazla mesai yapıyorlar. Bir saatlik öğle paydosunda makinenin başında kalmaya devam ediyor. Akşam 8’de verilen 5 dakikalık molada bir şeyler atıştırıp güç topluyor.
Geçen Aralık ayında ülke çapında asgari ücreti 5,300 taka’ya (63 dolar) çıkaran ücret zammından Akhter ve diğer işçiler de faydalandılar. Ancak saatte 100 parça kıyafet diken işçilerin artık 120-130 parça dikmesi isteniyor. Bangladeş’in konfeksiyon ihracatı 2018/19’da 34,1 milyar dolar oldu. 10 yılda 3 katına çıkan ihracat, toplam ihracatın yüzde 84’ünü oluşturuyor.
https://www.benarnews.org/english/news/bengali/life-of-a-garment-worker-08162019121344.html
İRAN DEVLETİ CEZA YAĞDIRDI
Bir yıldan kısa bir süre önce İran’daki işçi hakları savunucuları ülkenin güneybatısında İstihbarat Bakanlığı ajanlarının tutuklulara işkence yaptığını açıkladı. Bu açıklamanın ardından da dört bağımsız gazeteci ile birlikte uzun hapis cezalarına çarptırıldılar.
Bu cezalar, İrah İnsan Hakları Merkezi yöneticisi Hadi Ghaemi’ye göre yargının başına yeni atanan İbrahim Reisi’nin barışçıl eylemleri keyfi tutuklamalar ve usulsüz yargılamalarla cezalandırarak baskı rejimini sürdürmek istediğini gösteriyor. İran anayasası toplanma özgürlüğünü güvenceye almasına rağmen yargı bu hakkı tırpandan geçiriyor.
Hükümetin ücretlerin ödenmemesi ve haklarının gaspedilmesi nedeniyle iki yıldır eylemde olan Kuzistan eyaletinin Shush kendi Haft Tappeh şeker fabrikası işçileri de ağır cezalara çarptırıldı.
KAMYON ŞOFÖRLERİ GM GREVİ İLE DAYANIŞMADA
Amerika’da kamyon şoförleri Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası (UAW) grevi sırasında General Motors araçlarını taşımayacak.
Uluslararası Kamyon Şoförleri Kardeşliği sendikası Genel Başkanı Jim Hoffa* üyelerinin UAW ile dayanışma halinde olacağını ve grev alanını ziyaret edeceklerini açıkladı. Hoffa, Kamyon Şoförleri sendikası ile UAW’in onyıllardır omuz omuza olduğunu söyledi. Sendika sözcüsü de 1.000 üyelerinin GM araçlarını taşımayı reddettiklerini duyurdu.
49.000 UAW üyesi, GM ile görüşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine greve çıkmıştı. Sendikacılar işçilerin şirketin kar rekorları kırmasını sağladığını ama GM’nin karlarını çalışkan Amerikalılardan yüksek tuttuğunu söylüyor. UAW aynı zamanda Ford, Fiat Chrysler işçilerini temsil ediyor ve GM varılacak anlaşma bu fabrikalar için de belirleyici olabilir.
https://www.foxbusiness.com/industrials/teamsters-refusing-transport-gm-vehicles-solidarity-with-uaw
* Sendika başkanı Jimmy Philip Hoffa, sendikanın kurucusu Jimmy Hoffa’nın oğlu. 1958 yılında sendika başkanı olan Jimmy Hoffa, üye sayısını 1,5 milyona çıkartarak ABD’nin en büyük sendikası konumuna getirdi. Mücadeleci bir başlangıç yapan ancak şef tipi bir sendikacı olan Jimmy Hoffa, mafya ile ilişkilere sahipti. Bu ilişkiler onun giderek yolsuzluk ve yozlaşma ile anılmasına yol açtı. En son 31 Temmuz 1975’te iki mafya lideri ile buluşma öncesi görüldü ve bunun sonrasında ortadan kayboldu. Hoffa’nın General Motors binası inşaatına, ıslak betona gömüldüğü söyleniyor. Şimdiki başkan olan oğlu da 1998’den bu yana işbaşında. (Çev.in notu)
FUKUŞİMA DAVASINDA YÖNETİCİLER SUÇSUZ BULUNDU
Fukuşima nükleer felaketinden sekiz yıl sonra tesisi işleten firmanın üç yöneticisi ihmalden yargılandıkları davada suçsuz bulundu. 1986 yılındaki Çernobil sonrası en büyük ikinci felaket olan Fukuşima ile ilgili açılan tek ceza davası böylece sonuçlanmış oldu.
2011’de Tokyo Elektrik Santralı (Tepco) tarafından işletine tesis tsunami etkisiyle üçlü bir erimeye uğramış, 470.000 kişi evlerinden uzaklaşmak zorunda kalmış, yaklaşık 18.500 kişi ölmüş ya da kaybolmuştu.
Üç yönetici -eski başkan Tsunehisa Katsumata ile başkan yardımcıarı Sakae Muto ve Ichiro Takekuro- tsunamiye karşı tedbir almayıp 44 kişinin ölümüne sebep olmakla suçlanıyordu. Savcılık daha 2002 yılında patronlara 15 metreden daha yüksek bir tsunaminin tesise çarpabileceği uyarısı yapıldığını fakat hiçbir önlem almadıklarını iddia etti.
Tokyo’da görülen mahkeme önünde düzinelerce protestocu vardı. Fukuşima’dan gelen bir gösterici, ceza verilmezse konuyu mahkemeye taşımaya dönük yıllar süren çabalarının boşa gitmiş olacağını ve Japon toplumunun cezasızlık kültürünün devam edeceğini söyledi.
KATAR’IN GÖÇMEN İŞÇİLERE YÖNELİK TAVRI SORGULANIYOR
Uluslararası Af Örgütünün yüzlerce göçmen işçinin ücretlerinin 2018 Mart’ından beri ödenmediği ve ülkelerine beş kuruşsuz dönmeye zorlandıklarını ortaya seren raporu, Katar’ın göçmen işçilere yönelik tavrının yeniden sorgulanmasına yol açtı.
Katar ve iş yasaları 2022 FIFA Dünya Kupasına ev sahipliği yapacağının belli olmasından sonra mercek altına tutuluyor. Katar hükümeti tırmanan iş uyuşmazlıklarını çözme vaadinde bulundu.
Uluslararası Af Örgütü raporunda Hamton International, Hamad bin Khaled bin Hamad (HKH) ve United Cleaning şirketlerinde çalışan 2.000’den fazla işçinin adalet arayışına işaret ediyor. Şirketler mali sıkıntı gerekçesiyle aylardır işçi ücretlerini ödemiyordu.
Ağustos ayında Katar’a işçilerle patronlar arasındaki güç dengesizliğine son verme çağrısı yapıldı. En az 5.000 işçi ödenmeyen ücretleri ve kötü çalışma koşulları sebebiyle göst.eri yaptı. Özellikle Bangladeş’ten gelen işçiler dört aydır ücretlerini alamadıklarını, şirketlerin çalışma izinlerini yenilemediğini, bu yüzden Katar’da illegal hale düştüklerini ve farklı işyerlerinde çalışmalarını sağlayacak belgeleri vermediklerini söylüyor.
ENDONEZYA’DA EVLENMEDEN CİNSEL İLİŞKİ YASAĞI
Endonezya’da polis evlenmeden önce cinsel ilişkiyi yasaklayan yeni yasa tasarısını protesto edenlerin üzerine göz yaşartıcı gaz kullandı ve su sıktı. Protestolar ülkenin birçok kentinde yapılıyor. Tasarı ertelenmesine rağmen protestocular parlamentodan tamamen çekilmesini istiyorlar.
Yasa tasarısına göre evlenmeden cinsel ilişkide bulunmak bir yıl hapis cezasına sebep olabilir. Evlenmeden beraber yaşamak 6 ay, devlet başkanına, başkan yardımcısına, dine, devlet kurumları ve sembollerine hakaret yasaklanıyor. Tıbbi gereklilik ya da tecavüz durumu dışında kürtaj da dört yıla kadar ceza tehdidi altında.
https://www.bbc.com/news/world-asia-49810741
HİNDİSTAN KEŞMİR’E KAYYUM ATADI
Hindistan hükümeti Kaşmir’in 70 yıldır anayasal olarak tanınan özel statüsünü kaldırdı. 5 Ağustos tarihli başkanlık kararnamesi ile ile Müslümanların çoğunlukta olduğu eyalete tanınan haklar ortadan kaldırıldı. Bunlar arasında kendi anayasasına sahip olma ve savunma, iletişim ve dış ilişkiler dışındaki konularda kendi yasalarını yapma özerkliği de bulunuyor.
Hindistan bundan sonra bölgeye binlerce ek asker göndererek sokağa çıkma yasağı ilan etti, telefon ve interneti kesti, politik liderleri de tutukladı. Bu gelişme komşu Pakistan’la ilişkilerin kötüleşmesine de yol atı. Hindistan ve Pakistan Kaşmir üzerinde hak iddia ediyor fakat bir kısmını biri, bir kısmını diğeri yönetiyor. Nükleer silaha sahip komşu devletler Kaşmir için üç yıl savaşmışlardı. Kaşmir’deki isyan da 30 yıldır devam ediyor.
Çeviren: Nilgün Güngör