Türkiye'de çocuk işçiliği ve buna bağlı iş cinayetlerinde tablo, her geçen yıl daha da ürkütücü boyutlara ulaşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre 2023 yılı sonu itibariyle Türkiye'nin çocuk nüfusu 22 milyon 206 bin 34. Nüfusun yüzde 26'sını çocukların oluşturduğu Türkiye'de çocuk işçiliğinde ciddi bir artış yaşanıyor. Dört yıl önce yüzde 16.2 olan çocuk işçi oranı, ekonomik krizle birlikte 2023 yılı itibariyle yüzde 21.1'e çıktı. Buna bağlı iş cinayetlerinde de ciddi bir artış gözleniyor.
Çocuk işçi cinayetlerinin endişe verici boyutlara vardığına dikkat çeken uzmanlar, bu konuda acil çözüm üretilmesi gerektiğinin altını çiziyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) Genel Koordinatörü Murat Çakır ve Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu ve insan hakları aktivisti Hacer Foggo, çocuk işçiliğini, çocuk işçi cinayetlerinin nedenlerini ve alınması gereken önemleri Artı Gerçek'e anlattı.
2024'TE EN AZ 42 ÇOCUK İŞÇİ CİNAYETİ
Türkiye'de 2013-2023 yılını kapsayan dönemde 671 çocuk işçi iş cinayetlerinde öldü. Söz konusu dönemde, yıllık ortalama 67 çocuğu hayattan koparan iş cinayetleri, 2024’te devam etti. Yılın ilk 7 ayında en az 45 çocuk işçi daha iş cinayetlerinde öldü. Böylece 2013’ten bu yana (31 Temmuz 2024'e kadar) resmi kayıtlara yansıyan çocuk işçi ölümlerinin sayısı, 716 olarak gerçekleşti.
TEMMMUZ AYINDA 12 ÇOCUK İŞÇİ CİNAYETİ
Özellikle mevsimlik işçi göçlerinin yoğun olarak yaşandığı yaz aylarında çocuk işçi cinayetlerinde ciddi artış olduğu gözleniyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında 12 çocuk işçi, iş cinayetleriyle yaşamını kaybetti.
MESEM'DE BİR YILDA EN AZ 9 ÇOCUK İŞÇİ ÖLDÜ
2023 - 2024 (Eylül - Haziran) eğitim-öğretim döneminde Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında çalıştırılan 9 çocuk işçi, iş cinayetlerinde öldü. 14-17 yaş aralığındaki çocukların öldüğü bu iş cinayetlerinin dördü inşaatta düşme, ikisi elektrik akımına kapılma, ikisi yüksekten düşme, biri de ağırlık altında kalma şeklinde gerçekleşti.
'MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ ÇOCUKLAR RİSK ALTINDA'
Çocuk işçi cinayetlerinin nedenlerini anlatan İSİG Genel Koordinatörü Murat Çakır, özellikle yaz aylarında mevsimlik işçi olarak çalışan çocukların büyük bir risk altında olduğuna dikkat çekti.
Çakır, "Yaz aylarında çocuklar aileleri ile birlikte mevsimlik işçi olarak batı illerine gidiyorlar. Aşık kasa kamyonetlerle ve 20 kişilik servis araçlarına 35 kişi bindirilerek yolculuklara çıkıyorlar. Ya da tarlaya ulaşımda kullanılan traktörlerle.. Bunların devrilmesi sonucu ölümler oluyor. Çok fazla 15 yaş altı mevsimlik tarım işçisi çocuk var. Bu işin en görünmeyen ancak en fazla risk altında olan kısmı mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan çocuklardır. Bu, bu ülkenin kanayan yarasıdır" dedi.
‘MESEM’LERDE DENETİM VE KONTROL YOK'
Mesleki Eğitim Merkezi programı kapsamında çeşitli iş kollarında eğitim görmesi gereken lise çağındaki çocukların işçi gibi çalıştırıldığını söylen Çakır, şunları anlattı:
"Mesleki eğitimin temeli şudur; çocuk oraya izleyerek öğrenmeye gitmesi gerekiyor. Ancak uygulamada böyle olmuyor. Çocuk oraya iş öğrenmeye gitmiyor. Çocukları fabrikada veya inşaatta normal işçiler gibi makinada çalıştırılıyorlar. Çocuk orada sıva yapıyor, demir bağlatıyorlar. Ustaların yapması gereken işi çocuklar yapıyor. Dolayısıyla ölümler kaçınılmaz oluyor. Denetim yok, kontrol yok. Kim denetleyecek. Mesleki eğitime 'evet' ancak bu şekilde uygulamasına ‘hayır' denilmesi gerekiyor."
'AMAÇ SERMAYEYE UCUZ İŞGÜCÜ SAĞLAMAK'
Mesleki Eğitim veren liselerin sermaye için ucuz işgücü sağlayan bir teşvik gibi kullanıldığını belirten Çakır, "MESEM'ler bu mantıkla yapılmaya devam edilecekse kapatılmalı. Çünkü yaptıkları şey sadece sermayeye ucuz iş gücü sağlamak. Devlet, kitlesel bir şekilde çocukları sanayiye, inşaata veya hizmet sektörüne gönderiyor. Üstelik asgari ücretin üçte biri olan 5-6 bin gibi rakamlar karşılığında" diye konuştu.
'YOKSULLUĞUN BEDELİNİ ÇOCUKLAR ÖDÜYOR'
Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo da çocukların yoksulluktan orantısız bir biçimde etkilenmeye devam ettiğini belirtti.
Milyonlarca insanın açlık ve yoksulluk sınırının altında ücretlere çalıştığı için temel beslenme, bakım, barınma, sağlık ve ulaşım giderlerini karşılayamadığını dile getiren Foggo, bu nedenlerden dolayı çocuk işçiliğinin giderek arttığını söyledi.
Foggo, şöyle devam etti:
"TÜİK rakamlarına göre çocuk işçiliği oranı yüzde 22.1. Üstelik, bu oranın içinde kayıt dışı çalışan, MESEM'e giden 2 milyona yakın çocuk bulunmuyor. Ailelerin çocuklarına bakamadığı için Sosyal ve Ekonomik Destek (SED)’e başvuruları 2020 yılında 129 bin 422 iken, 2022’de 157 bin 248’e, 2023’te ise 170 bine kadar ulaştı. Bu çocuklar da yarın çocuk işçi oranına katılacak. Çocuk işçiliğinin artması aynı zamanda okul dışında kalan çocuk sayısının da arttığının bir göstergesi. Eğitimden, sosyal, kültürel hayattan uzakta sadece temel giderlere odaklanmış bir hayat yaşayarak büyüyor çocuklar."
'ÇOCUK İŞÇİLİĞİ BİR AN ÖNCE YASAKLANMALI'
Türkiye’deki İş Kanunu’nun 71. maddesine göre ise 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasının yasak olduğunu hatırlatan Foggo, çocuk işçi ölümlerine karşı alınması gereken tedbirlere ve önleyici yasal düzenlemelere ilişkin şunları dile getirdi:
"Çocuk işçiliği sözde değil, gerçekten yasaklanmalıdır ve bir an önce çalışan çocuklar okullarına geri dönmelidir. Sokakta çalışan, ya da zorla çalıştırılan, zorla evlendirilen, dilendirilen çocuklar koruma altına alınmalıdır. Çocuk işçiliği ile ilgili kayıtlı, kayıt dışı, MESEM de dahil olmak üzere gerçek bir veri ortaya çıkartılmalı ve bu çocukları eğitime döndürme yolu açılmalıdır."
'ÇOCUKLARIN OKULA DÖNEBİLECEĞİ EĞİTİM POLİTİKALARI UYGULANMALI'
"Çocuk işçiliği tespit edilen ailelere hak temelli sosyal destek sağlanmalı ve çocuğun eğitime döneceği bir biçimde politika uygulanmalı. Çocuklara çalıştıkları yerde kötü muamele edenlere yönelik ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Okul devamlılığını sağlamak ve çocukların okulu terk etmesini önlemek için Okul Sosyal Hizmeti programı hayata geçirilmelidir. Köyde yaşayan çocukların okul servisi kaldırılmamalı ki bu çocuklar da okuldan kopmasın."