Zafer Açıkgözoğlu ismi, bazılarının ilk defa duydukları, bazılarınınsa bir yerlerden aşina oldukları bir isim. İşçi sınıfı içinse unutulmaması gereken bir isim.
Kendisi 2013 yılında, İstanbul Üniversitesi’nde taşerona bağlı olarak çalışırken, görevi olmadığı halde, hiçbir koruyucu güvenlik önlemi alınmadan, gerekli ekipman ve eğitim verilmeden, lağım sularını temizlemeye zorlandı. Basınç nedeni ile taşan lağım sularına maruz kaldı. Enfeksiyon nedeni ile karaciğeri iflas etti. Yapılan karaciğer nakline rağmen kısa bir süre sonra vefat etti. Onun ismi kayıtlara iş cinayeti olarak geçti. Zafer Açıkgözoğlu ismi, hafızalara taşeron sisteminin barbarlığını, korkunçluğunu anlatır oldu.
Zafer gençti, heyecanlıydı, Üniversite’deki işe yeni girmişti. Çok kısa bir süre sonra ölümüne neden olacak olay meydana geldi. Yaşanan yoğun yağışın ardından Üniversite’nin alt katları su ile dolmuştu. Taşeron temizlik işçileri, Su ve Kanalizasyon İşleri’nin görev alanına girmesine rağmen söz konusu su baskınını temizlemek ile görevlendirildiler. Bazı çalışanlar direndiler, lağım temizliğinin onların görevi olmadığını belirttiler. İşverenlerin emri netti. Zafer direnemedi, korktu. Gençti, yeni iş bulmuştu, para kazanmak gerekti. Kendisine hiçbir eğitim verilmemişti. Koruyucu hiçbir ekipmanı yoktu. Terlikleri ile suların içine daldı. Rögar kapağı basınç nedeni ile aniden fırladı...
Arkadaşlarının yedek kıyafetlerini giydi, kendi kıyafetleri elindeki naylon poşete koydu...
Sonrası Türkiye’de emekçilerin bildiği bir süreç. Kısa bir süre sonra vefat etti. Zafer’e kimse sahip çıkmadı. Ne Üniversite ne taşeron işverenler iş kazasını kuruma bildirmedi, olay örtbas edilmeye çalışıldı. Söz konusu olayı dillendirenler hakkında soruşturmalar açıldı, bazıları Üniversite yönetimi tarafından cezalandırıldı . Bildirim yapıldığında ise Sosyal Güvenlik Kurumu olayın bir iş kazası olduğunu kabul etmedi. Ailesi vefatı sonrası yaşanan olayın iş kazası olarak tespiti için dava açmak zorunda kaldı, açılan dava kabul kararı ile sonuçlandı. Hala üst mahkemenin kararı onamasını bekliyorlar.
Taşeron firma yetkilisi ise “taksirle ölüme neden olmak” suçlaması ile yargı önüne çıktı. Çıktı dediysem, çıkarılmamak için neredeyse özel çaba harcandı. Soruşturma savcısı defalarca değişti, aylarca hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Nihayetinde vefatından bunca zaman sonra bugün taşeron firma yetkilisi ölüme sebep olmak nedeni ile cezalandırıldı. Şimdi ailesi üst mahkemenin cezayı onamasını bekleyecek.
Verilen ceza azdır, çoktur elbette tartışılır. Asıl yapmak istediğim, Zafer’in ismi özelinde sistemin çarpıklığını, korkunçluğunu bir kez daha belirtmek, Zafer’e olan borcumuzu biraz da olsa yerine getirmeye çalışmak. Kendisi vefatından kısa bir süre önce yazdığı mektupta “biliyorum iki gün ağlayıp üçüncü gün unutacaksınız...” demişti. Seni unutmadık Zafer. Ne seni unuttuk, ne de senin gibi iş cinayetlerinde yaşamını yitiren, işçi sağlığı açısından en basit önlemler alınmadığı için inşaat iskelesinden düşen inşaat işçilerinin, saatlerce setlerde çalışan set işçilerinin, sanayi işçilerinin, göçük altında kalan maden işçilerinin, ağır yüklerin altında kalan nakliye işçilerinin, bir kamyonet kasasında yaşamını yitiren tarım emekçisi kadın işçilerin isimlerini.
20.01.2022
*Avukat
İSİG Meclisi