Soma katliamında hayatını kaybeden madencilerin aileleri başlattıkları adalet yürüyüşünün dördüncü gününde Zonguldak’ta madencilerle buluştu. Kilimli’de düzenlenen forumda buluşan madenciler ve madenci aileleri, ülkede yaşanan maden katliamları ve annelerin adalet mücadelesi üzerine sohbet etti.
Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı’nın moderatörlüğünde yapılan foruma, katılamayan ancak bir mesaj gönderen CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz mesajında şu sözlere yer verdi:
Soma ve Zonguldak halkı olarak ortak acıların iki kardeş kentiyiz. 301 Madencimizin hayatını kaybettiği o kara günün ardından aradan geçen yıllara rağmen acılarımızın biraz olsun dinmesine izin vermediler. Biz suçluların en ağır şekilde cezalandırmasını isterken, AKP’nin Soma’daki maden işçi yakınlarını yere düşürüp tekmeleyen anlayışıyla yine ödül gibi cezalar verdiler. Vicdanlarımızı bir kez daha yaraladılar. Sizlerin başlattığı bu onurlu adalet arama yürüyüşünde, toprağın altında kalan adaleti, yeryüzüne çıkartana kadar, gerek sokakta, gerek yollarda, gerekse mecliste sesiniz olarak birlikte mücedele etmeye devam edeceğiz.
Forum’da söz alan Somalı annelerden Fatma Malkoç, adaleti ne zaman bulurlarsa evlerine o zaman döneceklerini belirterek “Yarın Ankara’dayız. Daha önce parada, sermayeden yana karar vermiş hakimleri davamıza atadılar. Biz de iki anne adalet talebiyle yollara düştük. Yarın HSK önündeyiz. Sizlerden de bizlere bu adalet talebimizde destek olmanızı istiyoruz” dedi.
Bu karar “Daha fazla insan öldür” demektir
Daha sonra söz alan Gülsüm Çolak konuşmasında şu sözlere yer verdi:
13 Mayıs 2014’te bir kara gün yaşadık. Zonguldak’ta da oldu daha önce ama biz orada hiç hissetmedik. Zonguldak’ta katliamlar yaşandığında oğlum Uğur 3 yaşındaydı. Büyük bir acıydı ama biz o acıyı hissedemedik, bilemedik bizim de yaşayacağımızı.
Dava açıldığında umutluyduk.Bizler o hakim heyetine güveniyorduk. Ancak dosyaya yetkin hakimi elimizden aldılar. Onların yerine daha önce Elbistan’da yaşanan bir katliamda faillere 10 ay hapis cezası verip daha sonra onu da para cezasına çeviren bir hakimi getirdiler dosyanın başına. O gelmeden ünü gelmişti Soma’ya.
Karar duruşması Cumhurbaşkanı’nın yemin törenine geliyor diye ertelediler. Biz davaya gidip gelmekten yorulduk ve duruşma salonu önünde adalet nöbetine başladık. 2 gün o kapıda oturdum.
Sonuç olarak da evlatlarımızın katillerine 15 ile 22 yıl arası ceza verdiler. Bir tepsi baklava çalan çocuğa 9 yıl hapis cezası veren “adalet” 301 evlatı öldürenlere 15 yıl verdi. Bizim çocuklarımızı öldürmenin cezası 15 yıl mıdır? Bu karar patronları koruyor, parayı koruyor. Katliamın faillerine yeniden maden ruhsatları veriliyor. Bu “Daha fazla insan öldür” demektir.
Kararın ardından kendimize bir muhattap aradık ve hakim heyetini değiştiren HSK önüne bir yürüyüş yapmaya karar verdik. Biz iki anne adalet sağlanana kadar, geri dönmemek üzere yola çıktık.
Etkinliğe katılan CHP Zonguldak Milletvekil Şerafettin Topçu, “Bu acı olaylar Zonguldak’ta ve memleketin bir çok maden kentinde çok oluyor” diyerek katliamlardan kurtulmanın tek yolunun halk yararına çalışacak meclis ve iktidardan geçtiğini söyleyerek, halk için adaleti sağlayana kadar mücadele edeceklerini belirtti.
Katliama “kaza, kader” diyenlerdir failler
Foruma katılan üniversiteliler adına söz alarak Somalı annelerin adalet arayışlarında yanlarında olduklarını belirten Zozan Cengiz konuşmasında şunları söyledi:
Bugün kader denilen şey, katliamların faillerini gizlemek için kullanılan bir kılıftır. Failler bellidir, Soma Katliamı’na kaza, kader diyenlerdir failler. Siyasi iktidar büyük madenci yürüyüşlerini, haklarını almak için kendilerini yerin yüzlerce metre altına kilitleyen madencileri çabuk unutmuş. Bu katillerden hesabı bizler soracağız.
İlk rapor ve dava sonucu uyuşmuyor
Soma katliamının ardından Soma’ya giden ilk bilirkişi ekibinde olduğunu söyleyen Refik Karaduman, düzenledikleri raporda katliamın iş veren hatası olduğunu belirtti ve karar aşamasında çok başka bir sonuç çıktığını söyleyerek sözlerine şu örnekle devam etti:
42 yıl madende çalıştım. Yer altında çalışmanın ne kadar zor olduğunu bilen birisi olarak konuşuyorum. Yer altında defter tutuyordum. Eksiklikleri yazdım. Gelen müfettişlere defteri gösterdim. Teşekkür ettiler. Ancak madenin işletmecisi İngiliz firma müfettişleri aldı götürdü. Geldiklerinde benim tuttuğum defterden eser yoktu. Sonuç olarak işten atıldım.
Sermaye, siyasal iktidar ve sarı sendika üçgeni sorumludur
Katliamda hayatını kaybeden madenci Uğur Çolak’ın babası İsmail Çolak konuşmasında şunları söyledi:
O ocakta 20 yıldan fazla çalıştım. 2006 özelleştirilerek yandaşlara peşkeş çekildi. Sermaye, siyasal iktidar ve sarı sendika üçgeni sorumludur. Kamu yetkilileri görevlerini yerine getirmedi. Bu üçgen 301 kişinin ölümüne neden oldu.