İtalya’da FEDEX/TNT kargo firmasında çalışan işçiler, işyerlerinde sağlık önlemlerinin alınması ve bunun sağlanmadığı durumda işçilerin tam ücretle izne çıkarılması talebiyle 30 Nisan ve 1 Mayıs günlerinde iş bıraktılar. Bu eylemin ardından şirketin Milan’daki Peschiera Borromeo deposunda, çoğu göçmen Arap işçilerden oluşan 100 işçi işten atıldı. Şirketin geçici sözleşmelerle yaklaşık beş yıldır bu işyerinde çalışan 66 işçiyi sözleşmelerinin sona ermesi bahanesiyle işe geri almayı kabul etmemesi üzerine, işçiler örgütlü oldukları SI Cobas sendikasının çağrısı üzerine 3 Mayısta greve çıktılar ve işyerini işgal ettiler. 6 Mayısta grevci işçiler yaklaşık 200 polisin işyerini basması sonucu ağır bir saldırıya uğradı. Fakat işçiler geri adım atmayarak greve devam ediyorlar. SI Cobas Uluslararası Dayanışma Komitesinin 21 Haziran tarihli açıklamasını yayınlıyoruz.
9 Haziranda gerçekleşen ve grevci işçilerin mücadele iradesini kırmak isteyen polis saldırısı tam tersi bir etkiye yol açtı: 17 Haziran Çarşamba gecesi, gece vardiyasında yapılan bir toplantının ardından, diğer depolardan (Piacenza’daki Fedex deposunda greve çıkan işçiler de dahil) gelen işçilerle birlikte yüzlerce işçinin yanı sıra dayanışma için gelen çok sayıda aktivist (çoğu sosyal merkezlerlerden ve sol politik örgütlerden gelen gençler) Peschiera Borromeo’daki Fedex/TNT deposunun kapısında toplandı. İşten atılan 66 işçinin geri alınması ve 9 Haziranda yapılan polis saldırısını protesto etmek amacıyla gelen yüzlerce insan, greve destek için bir grev gözcüsü hattı oluşturdu. Pek çok işçi ve yoldaş bu saldırının izlerini hâlâ vücutlarında taşıyorlardı, ama moralleri yüksekti.
6 Mayısta 180 polisin, işyerini işgal eden grevci işçileri zorla dışarı çıkarmak için Peschiera Borromeo’daki Fedex/TNT deposuna girmesinin ve 9 Hazirandaki ikinci polis saldırısının ardından, bu işçi davası, iki nedenle politik bir işçi sınıfı seferberliği haline geldi.
Birincisi, bunun belirli süreli sözleşmelerin sona ermesi kılığına büründürülen işten atılmalara karşı pilot bir mücadele olması nedeniyle. Bu işçiler son aylarda “zorunlu temel işlerde çalışan işçiler” olarak kullanılmış, yeterli koruma önlemleri ve malzemeleri olmaksızın işe koşulmuş, ancak birkaç hafta sonra kapı dışarı edilmişlerdi. 17 Mart tarihinde imzalanan sözleşmeye uyulmaksızın yapılan bu işten çıkarma, işçilerin güvenli işyeri ve %100 ücret talebiyle 30 Nisanda gerçekleştirdikleri grevin ardından gelmişti. Hükümetin 17 Ağustosa kadar koyduğu işten çıkarma yasağına rağmen halen on binlerce işçi bu tür işten çıkarmalara maruz kalmaya devam ediyor. İşyerlerinin çoğunda görülmeyen bir durum olan kadrolu işçilerin dayanışması önemli bir başarıdır. “Birimize yapılan hepimize yapılmıştır” sloganı SI Cobas’ta örgütlü olan işçilerin en sık attıkları slogandır.
İkinci neden, bu geniş grev hattının ırkçı polis şiddetine karşı ABD’de yükselen protesto dalgasıyla ortak bir hedef gütmesidir: Siyahların Hayatı Önemlidir sloganı bir pankartta “İşçilerin Hayatı Önemlidir”le birlikte okunabilirdi. Burada da polis, ABD’de sendikalaşmayı engellemekteki başarısıyla övünen Amerikan çokuluslu şirketi Fedex’in çıkarları doğrultusunda, çoğu göçmen olan işçilere karşı şiddet uygulamaktadır. Burada da ırkçılık işçi sınıfını bölmek için kullanılmaktadır. Liga partisinin başındaki Matteo Salvini de tıpkı Donald Trump gibi, bu sağlık krizinin ve toplumsal krizin suçunu kapitalist sınıftan göçmenlerin -ve dış güçlerin- üstüne atmak için beyaz milliyetçiliğini savunuyor.
Bazı ABD şehirlerindeki gibi Milan’da da beyaz işçiler ve gençler, polis şiddetine karşı siyah, kahverengi ve “sarı” göçmenlerle birlikte ayağa kalkıyorlar. “Action Pact”ın çağrısıyla 6 Haziranda Milan merkezinde yapılan başarılı gösteride de, 7 Haziranda Milan Merkez İstasyonu önünde biraraya gelen binlerce gencin “Siyahların Hayatı Önemlidir” gösterilerine katılmasında da bu gerçekleşti. Devlet şiddeti, işçi mücadelesini yalıtmak şöyle dursun, farklı yollardaki insanları; bu krizin geçim araçlarından yoksun bıraktığı insanlara yiyecek ve temel ihtiyaç maddelerini sağlamak için oluşturulan yardım ekiplerindeki genç gönüllüleri; boş binaları işgal ederek ev sorununu çözmeye çalışan ve/veya mahallelerinin ve çevrelerinin yaşanabilirliğini geliştirmek için mücadele eden genç aktivistleri; sermayeyle yaşam arasındaki çelişkinin farkında olan cephe hattındaki sağlık işçilerini, SI Cobas’la ve diğer militan sendika üyeleriyle bir araya getirdi.
Fedex, İtalyan İçişleri Bakanının yüz ya da iki yüz polisi onun çıkarlarına hizmet etmek üzere işçilerin üzerine göndermesini sağlayabilecek kadar güçlü bir şirkettir. Geçici iş ajansı aracılığıyla beş yıl depolarında çalıştırdıktan sonra 66 işçiyi kıdem tazminatlarını da vererek işten atmak üzere milyonlarca euroluk bütçe ayırmıştır. ABD’deki pratiklerinden görüldüğü üzere, daha az kadrolu, daha çok geçici işçi, yani maksimum esneklik ve işçi sayısını azaltmayı hedefleyen yeniden yapılanma planlarını gerçekleştirirken elinin serbest olması için SI Cobas sendikasını da atmak üzere belki de daha yüksek bir bütçe ayırmıştır. Bizler bu Fedex modelinin lojistik, taşımacılık ve dağıtım sektöründe standart, sendika karşıtı model haline gelmesini engellemek için de mücadele ediyoruz.
Fakat Fedex, hem Peschiera Borromeo deposunda hem de İtalya çapındaki diğer depolardaki işçiler arasındaki dayanışmayı, Brescia, Piacenza, Parma, Bolonya, Turin, Roma ve Napoli’deki grevleri ve işçilerin yaygın desteğini hesap etmemiştir. Henüz masaya oturma niyetinde değildir. 24 Haziranda Fedex işçileri Milan hükümet binası önünde oturma eylemi yapacaklar.
Hasmımız büyük ve güçlü, ve bir kavgaya girdiğiniz zaman kazanabilirsiniz de kaybedebilirsiniz de. Eğer savaşmazsanız zaten kaybetmişsinizdir. Covid-19 krizinde yürüttüğümüz bu pilot mücadelenin sonucu, işçilerin kararlılığına, birliğine ve direncine ve ABD’deki “Siyahların Hayatı Önemlidir” hareketiyle ve uluslararası dayanışma protestolarıyla bağlantı içindeki daha geniş bir anti-kapitalist hareketin gelişimine bağlı olacaktır.
SI Cobas Uluslararası İşçi Dayanışması Komitesi
21 Haziran 2020