Geçtiğimiz hafta Hindistan hükümeti grevdeki onbinlerce sağlık işçisinin ücretlerine % 90 oranında zam yapılacağı sözünü verdi. Bu önemli bir kazanım ve sokaklarda kendiliğinden yapılan gösterilerle kutlandı, ancak Anganwadi İşçi ve Hemşire Yardımcıları Sendikası hükümetin önceki sözlerini tutmaması nedeniyle greve son vermeyeceğini açıkladı. Sendika hem ücret artışı sözünün yasal geçerlilik kazanarak resmi gazetede yayınlanmasını hem de ödenmemiş ücretlerin tamamının ödenmesini istiyor. Sosyal Sağlık Aktivistlerine bağlı işçiler de ücret artışı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle örgütlenmeye başlıyor.
Haft Tapeh Şekerr Kamışı İşçileri Sendikası, IUF (Dünya Gıda, Çiftlik ve Otel İşçileri Sendikası) 27. Dünya Kongresinde bütün işçileri ve emek örgütlerini İran'daki işçi hakları ihlallerini ve üyelerine yönelik baskı ve tutuklamaları kınamaya çağırdı. Sendika üyesi işçilerin onurlu bir mücadele tarihi var ve patronlar ve hükümetin saldırısına hedef oluyorlar. Sendika, bütün işçileri patronların, kapitalist şirketlerin ve hükümetlerinin saldırılarını püskürtmek için birlikte hareket etmeye çağırıyor. Bunun en etkin yolu ise uluslararası ölçekte örgütlenmek ve birleşik eylemler örgütlemek. Bu arada hapiste açlık grevinde bulunan öncü işçi Reza Shahabi'nin sağlık durumu da kötüleşiyor.
Tayland Yüksek Mahkemesi, geçtiğimiz hafta aldığı kararla eski Başbakan Abhisit Vejjajiva ile eski Başbakan Yardımcısı Suthep Thaugsuban'a katliamlar nedeniyle verilen cezaları bozdu. Cezalar 2010 yılında ordunun protesto eylemlerini şiddetle bastırması sonucu yaklaşık 100 kişinin ölmesi ve 2.000 civarında kişinin yaralanması ile ilgiliydi. Yine geçtiğimiz hafta işbaşındaki askeri diktatör Prayuth Chan-ocha kendi eylemlerinin sonuçlarından dolayı sorumlu olmadığını açıkladı. Ekonomik sebeplerle ceza alma riski bulunan eski Başbakanlardan Yingluck Shinawatra ise ülkeden kaçtı. İnsan hakları örgütü iLaw da son raporunda askeri cuntanın muhaliflere karşı baskı yasalarını kullandığını açıkladı.
2013 yılında çöken ve 1.100'den fazla konfeksiyon işçisinin öldüğü Rana Plaza'nın sahibi Sohel Rana, geçtiğimiz hafta servetini devlet makamlarından gizlemek suçundan üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sohel işçi ölümleri nedeniyle de hapis cezası talebiyle yargılanıyor. Bu ceza Nisan 2013'teki katliamın kurbanları ve aileleri için de bir kazanım. Bangladeş'in konfeksiyon sektörü düşük ücretler, ağır çalışma koşulları ve işçi örgütlenmelerine yönelik baskılarla biliniyor.
Kanada'nın Toronto kentindeki uluslararası hava aktarma merkezinde çalışan 700 Swissport hava işçisi Temmuz sonundan bu yana grevde. Swissport dünyanın en fazla aktarma merkezi ve düşük maliyetli havayolu üssüne sahip küresel yer hizmetleri sağlayıcısı. Grevin sebebi ücretler ve çalışma koşullarıının iyileştirilmesi. İşçiler uzun süredir insanca yaşanabilir bir asgari ücret için mücadele ediyordu. Swissport'un büyüklüğü ve kapsama alanı düşünüldüğünde Kanadalı işçilerin daha iyi çalışma koşulları için mücadelesi dünyanın her yerindeki havacılık işçilerini olumlu etkileyecek. Dünyanın pek çok yerinde Toronto işçileri ile dayanışma eylemleri yapıldı. Bütün Swissport işyerlerinde birleşik grevlerin örgütlenmesi ise işçilerin gücünü güç katacak en etkili strateji olacaktır.
SIĞIR ÇOBANININ ÖLÜMÜNDEN GASPEDİLEN ÜCRETLER SKANDALINA
Geçtiğimiz hafta kuzey Avustralya'da Gregory Dunn adındaki 88 yaşındaki sığır çobanı bir Aborijin, ücretinin nasıl gaspedildiğini anlatacağı mahkemesinden birkaç gün önce öldü. Gregory'nin davası Queensland eyalet hükümetine karşı 3.500 Avustralya yerlisinin onyıllardır süren mücadelesinin bir parçasıydı. 18. ve 19. yüzyıllarda Aborijinlerin köle olarak çalıştırılmasından kaynağını alan Gaspedilen Ücretler davası, yerli işçiler ve onlarla dayanışma içindeki aktivistler tarafından onyıllardır sürdürülüyor. Aborijinlerin sistematik olarak mülksüzleştirilmesi ve sömürüsü, Avustralya'nın 1788'de sömürgeleştirilmesinden bu yana devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta, Filipinler'de Başkan Duterte'nin “Uyuşturucuya Karşı Savaş” adı altında yürüttüğü katliamlar şimdiye dek yapılan en kitlesel eylemle protesto edildi. Gösteriye 1000'den fazla kişi katıldı. Gösterinin kıvılcımını yakan ise 17 yaşındaki Kian de los Santos adlı bir gencin polis tarafından katledilmesi oldu. Polis terörünün diğer kurbanlarının aileleri de bu süreçte adalet ve cinayetlere son talebiyle hareket ettiler. Geçen yıl Filipinler'de işçi semtlerinde 10.000'den fazla kişi ölüm mangaları tarafından katledilmişti.
Güney Kore'de devlet televizyonları KBS ve MBC'de çalışan gazeteciler, yönetimin müdahaleciliğine karşı 4 Eylül'de genel greve gitme kararı aldılar. Benzerine pek rastlanmayan bu grevde işçiler, kamu yayıncılığının doğruluk ve itibarına zarar vermekle suçladıkları yönetimin ve müdürlerin istifasını istiyor. Bu grev, eski devlet başkanı Park Geun-hye ile Samsung başkan yardımcısına karşı yapılan yolsuzluk karşıtı kitlesel eylemlerin bir devamı olarak görülebilir.